29 Mart 2010 Pazartesi

Babetlerim


Bugün babetlerim giydim. Eteğimin altına güzel olur diye. Bence oldu. Güzel Ankara'nın çamurlu yollarında ayakkabımın içine sular da doldu. Bi de altları çok ince olduğu için yerle ayak tabanlarım arasında hiçbir şey yokmuş gibi hissettim. Medine dilencileri gibi. Abartıyorum, dilenciye benzer bir halim yoktu tabi. (Medine dilencisi kavramı ordinary dilenci kavramıyla aynı kategoride değil bu arada) Neyse sözüm ona diyeceğim şudur ki bazen ruhumuzu beslemeye ne kadar uğraşırsak uğraşalım çevresel koşullar engel üstüne engel yaratıyor. Ama güzel olan ruhumuzun hala orda olması ve beslenmeye aç olduğunu fark etmemiz.
Resim : Medine dilencisi imgesinin ünlü bir futbolcu ile desteklenmiş hali





23 Mart 2010 Salı

Aujourd'hui

Halka sesleniyorum. Rahatça kavrayabileceğiniz kavramlar üzerinden gideceğim. Blog yazmak cool bir şey değildir. Blog yazmak bir triptir. Bloga belli şeyler belli şekilde yazılır. Hayatın anlamı falan yazılmaz.Şaka şaka istediğinizi yazın ama istediğinizi yazamayacağınızı bilerek yazmak istediğiniz şeyleri değiştirdiğinizi unutmayın.( Halk,siz ? )
Başka izleyiciyilerim olsa. Ben de blog tribine girsem. Pöf girmişim galiba önceki yazılarımda zten. Ancak çok saçma buluyorum şimdi.

Buğracım bir izleyicin azalcak galiba. İlk burdan duy istedim.

Ankara hiç güzel bir şehir değil. Zaten hep yeterli olmadığını düşünmüştüm ama bilimsel yöntemlerle kanıtlayamamıştım. Sezgisel bir şeydi daha çok. Şimdi anlamaktayım ki çoook kötü. İnsan Ankara'da iken;ancak Ankara'dan uzaklaşabileceği düşüncesiyle, bi de hava en az bugünkü gibiyse, bi de piyango falan çıkarsa memnun olabilir.

Yanılma payım da var tabi ki. Belli biraz içinde yaşamak yerine gözlemlemeye çalışsan böyle duyarlı sanatçı entel triplerine falan girsen bir şeyler çıkabilir. Belki ama. Otobüsteki her 3 kadından 2 sinin memelerinin 70%' e varan sıkıştırılabiliteleri olan bir şehir ne kadar iyi olabilir ki. Kadın bugün resmen memelerinin içine aldı beni. Sonra geri attı aynı hızla. İnsan aynı cinsiyetteyiz diye yapışmaz ki canım. Hiç sevmem öyle dip dibe. (Buğra bak meme)
Zengin koca bulsam.

16 Şubat 2010 Salı

cankurtaranlar ve ayrılma kararı

Nasıl da uykum kaçtı. Erken yatıyorum, bir anda uyanıyorum sonra da uyuyamıyorum. Uyanmasam çok güzel olur aslında. Çok uyumuş olurum.
Cankurtaranlardan ayrılma kararı aldım. Ne zaman söylesem diye düşünüyorum. Koordinatörü görürsem yarın hemen de söyleyebilirim. Yanlış mı yapıyorum diye düşünmüyor değilim. Tüm artı ve eksilerini böylesine bir platformda masaya yatıracak değilim. ( Burası blog yane=P ) Üşeniyorum bi de. Belki daha geri dönülesi bir şekilde ayrılma kararı aldığımı söylesem... Cankurtaranların mantık ve ahlak kavramı açısından bakacak olursak pek imkan dahilinde gibi görünmüyor. Risk alıcam artık ne yapalım. Belki de üniversite hayatım boyunca para kazandığım son aktivite olur -ki muhtemelen öyle olur-. Cankurtaranlardan ayrılma düşüncesi bir anda içimi inanılmaz rahatlattı. Öf ayrılmak istiyorum.
Ders kayıtları da devam etmekte. Bir sürü ders aldım ama çakışan çakışana hihi. Bir ara belki erken bitiririm yanılgısına bile düştüm. Dönem başı gaz tripler. Bunda bir ilginçlik görmüyorum gerçi. 2 hafta sonra konuşmaya çalışsam daha iyi olacak bu konu hakkında.
Haber dergisi okumaya çalışıyorum işte. Haftalık olduğu için , gazete okurken çokça yaşadığımız deja vu hissiyatından uzaklaşmış oluyoruz böylece. Teknoloji başlığı altındaki internet ve önemi, paylaşım siteleri, telif hakları pazarı tarzı yazıları pek bir bayıyor beni ama olsun. Neler neler bayıyor insanı.
Bir de deneyimlediğim bir şey var. Şu ki; kendini koruma içgüdüsü sandığımdan çok daha etkili insan hayatında. Dışavurumları çeşitlilik gösteriyor ve hepsi de birbirinden ilginç. Bunlar nelerdir, hangisine ne denir var mıdır böyle şeyler bilmiyorum. Üstüne düşünmenin mantıksız ve cool olmayan bir yanı olabilir.Ben kabuğuna çekilme yöntemini kullanırım genelde. Kabuğuma çekileyim.
Kabuk falan dedim.Uykum geldi sonunda.Arayı çok açmama ümidiyle.

28 Ocak 2010 Perşembe


bak kara delik gibi buğri

Tok karnına

Saati ve boyutları aşmış bir akşam yemeğinin ardından birkaç satır bir şeyler yazayım dedim.
Kocaman bir ağırlık çöktü üzerime. Biraz zorlanacağım belli ki ama yazayım. Çok istek var çünkü=P

Düzen birçok şey demektir. Beni kanalize olmaya iter. Düzensizlik kaos yaratır. Kaostan nefret ederim. Düzen içinde her şey olabilir. Düzensizlikte hiçbir şey olmaz. Memnuniyet kendi düzeninin tıkır tıkır işlemesi demekmiş gibi görünüyor.

Genel günlük düzenim dışında bir yemek yedim. Sanki tüm enerjimi sindirim yapmak için kullanıyorum. ( Sankisi fazla oldu. Bu olay bilimsel bir gerçek bu arada, bakınız: parasempatik sinir sistemi ) Vücudumda bir kaos hakim. Uyumak için yanıp tutuşan beynimin bilmem nerdeki lobu, kitap okuyayım diye yırtınan bir diğer lobumuna düzensiz düzensiz şeyler yaptırıyor.Ben de blog yazıyorum işte. GTA oynayacağım birazdan. Sonra da biraz gelecek kaygısı duyup mışıl mışıl uyuyacağım sanırım. ( Tatlı Buğracımı anımsıyorum bir anda (: )

Bu arada sanırım ile sanmıyorum aynı anlama gelebilir.İkisi de çok yuvarlak. Ha sağdan sola yuvarlak ha soldan sağa yuvarlak; ne fark eder diye düşünmeden edemeyeceğim.

Neyse memnuniyetsizliğin düzensizlikten kaynaklanacağı gibi iyeliği olmayan bir düzenden de kaynaklanabileceğini düşünüyorum.
Böyle işte hadi ben araba sürüyorum.

29 Aralık 2009 Salı

ho ho ho


Sevgili blogum
2009 senesini değerlendireyim mi?Değerlendireyim.

Dolu bir sene
Kürek çekildi
Yalnız kalındı
Ders çalışıldı obaa
Su topu antremanı yazılacak kıvama gelindi
Yeni yazarlar keşfedildi
Yeni insanlar keşfedildi ( "İnsan kendini yalnızca insanda tanır "goethe)
Açılay yoktu
Açılay vardı
Açılay'dan dayak yenildi -açılayın amk =)-
Bu sene 3310 saat uyumuş olabilirim -korkunç 0_o- ehe uyumayı çok seviyorum ben
Uykusuz da kaldım yav (=
Yeterli sayıda deneyim yaşandı (bakınız ilk madde)
Paralel evrenlere bir takım kıymetli kıymetsiz eşyalar uğurlandı -hepsini minnetle anıyorum arada bir aklıma geliyorlar-
Yangın söndürücü kullanılmış bulundu =) çok komik bu
Dilruba adlı arkadaşım sayısız kere ekildi =/
Yaz mevsimi güzel geçirildi
Çiftken tek olundu -en güzel şeylerden biri bu-
Tekken çift olundu -bu da güzel sayılır=)-
Dizden sakatlanıldı üüüüüüü yeni oldu bu üüüü
İnsanlar,okul,cep telefonu,para,kürek başı,üremek,ojeler,jean paul satre,wipeout,jelibon ve kalori değeri,Buğra Kayaalp,aptal cankurtaranlar,Ankara , Odtülü uzun ve yağlı saçlı insanlar, Sevgi Şahin gibi gereksiz insanlar,İnci hoca gibi şirin ve iyi insanlar,Gıdacı ve aptal insanların geniş kesişim kümesi, Asutay Meriç ve onun yolunu bulması gibi bir çok hususta bir takım önemli-önemsiz ve gerekli-gereksiz tespitler yapıldı
Sen varoldun blog =)
Yeni kararlar alındı
Neyse blogcum dizim çok ağrıyor.Ona mı inat nedir koşmak istedim. Koşiiim koşiim böyle lodos vursun yüzüme istedim ama çok arabesk bu durum (= birazdan yatarım heralde ehe..
Bear Grylls Zoo's 100 coolest britis men listesinde 7. sırayı almış.Biliyordum.Algılarım adamı fark etmişti hemen, ay canım seçilsin seneye zirveye hadi bakalım yıhıyh
ay uyuyorum...

22 Aralık 2009 Salı

cgjhdryhdr

Hiç yazı yazmıyorum.Yazayım diye yazıyorum şimdi de.
Her gün bir şeyler yazarsam kafam dağılır belki de.Kendimi buharlaşımışım gibi hissediyorum.Burdaymışım gibi değil.Beden hissiyat bütünlüğüm sarsılıyor maalesef.Bir varlık gibi değilim sanki.Pöhhh kötü oldum böyle söyleyince.Kötü olmayayım.
Sia dinlemeye başladım.Bir ara çok dinlerdim.Bütün albümlerini böyle tekrar tekrar.Bir miktar bayık olduğunu düşünüyorum ama bayık olmak iyi geliyor bazı zamanlarda.Konuşur gib şarkı söyleyen insanları seviyorum.İlerlemesine enerji harcamadığım hoş sohbetler yaparken duyduğum huzuru ve sürekliliği buluyorum kendilerinde.
Ders çalışmam lazım püf...