7 Haziran 2010 Pazartesi

Teknik Mola

Otobüse en önce biz binsek ne olur? Yemeği önce biz alsak ; efendime söyliyim sınav kağıdına 2 sn önce ulaşsak? Bilmiyorum , ne olur?
İnsan varlığının, içgüdüleri ve onu farklı kılan aklını kullanma yetisi arasında çetin bir savaş verdiğini gözlemledim. Bu savaş bilincimizden bağımsız devam etmekte tabi. Kendi adıma konuşmak gerekirse bu bilinçsizlerle hergün bolca karşılaşıyorum. Hatta Ankara'yı bana zindan ediyorlar. Bunu gördükçe kendi bilincim aklımı hayvani içgüdülerime karşı korkusuzca savunuyor. Ben de hayatımı daha cool ve mutlu olmanın hafifliğiyle daha kolay sürdürebiliyorum.



Ben mi daha önceleri daha az bilinçliydim ya da insanlar daha az mı hayvaniydi. Bilemiyorum. Bu sene çektirdiler bana.

Bugünden itibaren sonun başlangıcı gibi arabesk sözcük öbeğiyle ifade edebileceğim bir dönemin ilk teknik molasını aldım. Finallerin çok büyük ve arka arka olan kısmı bitti. Testler, yüklenme haftaları da yok artık. Değişik duygular hissetmekte ve bunları anlatmak için burdayım, blog.


Direk giriyorum. Kürek takımında hayatımda kürek çekmeden de var olmasını istediğim kimsecikler yok. Herkes iyi ama kimse bilinçli değil. İçgüdüleri, egoları, erkeklikleri, olmayan kadınlıkları, tripleri ve herkesin yetinmesiyle yetindikleri başarılarla dolu minik dünyaları ve vizyonsuzlukları benim için kürek takımının bir parçası oldu ve bundan dolayı epey üzgünüm. Şanssızım da tabi. Geçirdiğim zamanın kalitesini arttırmak aynı zamanda kendimden de ödün vermemek konusunda çaba harcadığım koca bir sene geçirdim. Böylece insanları idare etmek denilen kara delik hususunda uzmanlaşmamı sağladılar. Trajik bir şey değil kesinlikle. Aksine düşüncesi beni mutlu ediyor. Farkındalık açısından değerlendirdiğimde şartlar gerektirdiği için değil kendim istediğim için idare edeceğim insanlarla iletişim halinde olmak istiyorum. İnsan hem aynı , hem çok farklı azizim.





3 Haziran 2010 Perşembe

There is still hope...


Yapmak istediğim şey şu yazıya başlamak. Bir şeyler yazmak, düşünmek falan -derken banyoya gittim.O küçük sarı şeyi ellerime aldım. Yıkadım ellerimi ve kokladım.
Dove sabunu çok seviyorum cidden. Salatalıklısını denemiştim ama limonlusu çok daha iyiymiş. Kokusunu mikroplardan tıkanıp duyu yetisini kaybetmiş burnumla bile alabiliyorum. Koku beynime ulaşıyor, ordan tüm sinirlerime dağılıyor ve beni benden alıyor. O kadar ki bana ilham veriyor. Şimdiden kafamda bir sürü şey canlandı bile. Bunlardan biri de Georges Seurat 'nın resimleri. "Bathers in Asnières" - ki şu sıralar en üstteki resim oluyor- ve bu ılık sarı sabun ben de aynı etki bırakıyor diyebilirim. Nedense içimi yok yere garip bir huzur ve umutla dolduruyorlar.
Hemen aklım bu iki nesnenin özüne ulaşan yeni yollar aramaya başladı. Dove bir Unilever ürünü. Yüzde 25 'i nemlendiricili ve ambalaj tasarımı da bence ürünün hikayesiyle örtüşüyor. Sade, hafif , buharlı gibi.
Seurat 'ya gelince; kendisi çok uzun yaşamamasına rağmen çok sayıda eser bırakmış. Renkleri fırçasından noktalar vasitasıyla tuvale geçiriyor. Böylelikle hatlar kayboluyor. Derinlik duygusu bilinçle bütünlenmek istenmiş.Ben çok ilginç bulmuştum bu tabloyu ( Asniéres de Yıkananlar)Modern Tate' de gördüğümde çünkü noktaların aralarında boşluk falan yoktu ama onları tek tek ; ayrı birer resim gibi görebiliyordunuz. Resmin verdiği derinlik duygusunda da birkaç değişik nokta vardı. Hem hacimli hem hacimsiz gibi. Öndekiler arkada ; arkadakiler önde gibi. Adam resimlerinde neden bahsederse bahsetsin; aklımızdan geçirdiğimiz imgeler yani hayaller ve benzeri şeyler gibi. Daha da uzatıyorum. Çerçeve bulutların arasında gibi. Yani o zaman gördüğümde böyle düşünmüştüm en azından. Şimdi görsem daha değişik fikirlere sahip olurum belki.
Seurat uzun yaşamamış.32 yılcık. Böyle kötü bir hastalıktan ölmüştü yanlış hatırlamıyorsam. Öldüğünde insanlar üzülmüş ama sağlığında bir müddet izlenimcilerle anlaşamamış. Yani resimlerinin ben de yarattığı etkinin aksine Georges biraz trajik bir yaşam sürmüş. Benim için umut dolmuştu. Winnie the Pooh gibi hissetmiştim=) Adam 7-8 sene resim yapıp ölüyor cık cık.
Resimleri "Venice is not sinking" desin benim için(=