29 Şubat 2012 Çarşamba

Öncelikle okuyanları bilgilendirmeliyim. Çok hastayım ve aralıksız 78965 saattir kar yağıyor.

Hayatta her şey plandığımız gitmiyor. Dün Ankara'da kar yağar diye tahmin edilmişti ama ben bu kadar hasta olmayı planlamıyordum.

İnsan bazen ne giyeceği üzerine çok düşünüyor. Önce kafasında , sonra dolabın önünde giyip çıkarıyor. Tutturmak istediği çizgiden uzaklaştıkça strese giriyor. Kayboluyor. En sonunda bir şeyler oluşturuyor ve doğru kararı verdiğini sanıyor. En azından doğru kararı vermiş olma ihtimalinin daha çok olmasını umuyor. Bu endişelerle evden çıkıyor. Güneş ışığı, ilk adım...

Büyük bir felaket olmasa da - yuhlanmak ya da bizımla değılsın diyen birileri tarafından aşağılanmak gibi- yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuna inanıyorsunuz. Etraftaki insanlar bile daha güzel giyinmiş hatta daha şıklar. Hepsi daha önce yeterince tarzınıza yatırım yapmadığınız ya da yaşadığınız şehirden dolayı gibi. Bahaneleri de diyebiliriz tabi. Bahane de olmayabilirler pekala.

Bir anda daha da kötüsü olabilir. Size gerçek dünyanın hoş olmayan çıplağıyla yüzleştirecek herhangi bir şey. Yapılması gereken bir görev, teslim edilmesi gereken bir ödev ya da para kazanmanız gerektiğini hatırlatacak bir durumla karşılaşmak, hepsi çok iğrençtir. Gerçekten iğrenç. Sonunda insanların pek de bir anlamı olmayan şeyler yaparken stresten tüm benliklerini sıkıştırdıklarını anımsatacak şeyler. Benim nedense aklıma bu durumlarda, daha sonra yarar getireceğini umduğunuz bir durum için bankaya para yatırmak falan geliyor. Bu tiksindiğim şeyleri sürekli yapmak zorundayız, çünkü mevcut düzen içinde yapmak zorunda olduğumuz şeyleri yapmamız ne giydiğimizden daha önemli sanırım.

Umarım sürekli güzel şeyler giyme fırsatı bulduğumuz ve bunun bir önemi olduğu güzel hayatlar yaşarız.

2 yorum: