14 Mart 2011 Pazartesi

Air - Cherry Blossom Girl




Bir zamanlar Asusşüperitus diye biri varmış. Ne olduğunu kimse bilmiyormuş. İki bin metreyi üç dakikada kürek çekerekten bitirir, Büyük Süperşinasus Gölü'nün otuz kilometrelik çevresini, otuzbir dakikada koşarmış. Hem içinden, hem dışından süperce dahil otuz sekiz dilde duygularını ve düşüncelerini o kadar iyi ifade edermiş ki, süpercikler (Asuş'un etrafındakiler) ona " Asusum, dediğin her şeyi o kadar iyi anlıyorum ki, neden benim yerime de konuşmuyorsun?" dermiş. Derler ki, Asusşüperitus onlar yerine de konuştukça şarkılar çalar çalar hiç susmaz. Herkes kulaklarını keser dinler.
Asusşüperitus'un çok sevdiği bir sürü dostu varmış. Hepsiyle durmadan beş ışık yılı görüşmüşlüğü vardır. Asusşüperitus'un bir de çok sevdiği bir şey varmış. Işık parıltısıymış sanırım o. Asusşüperitus "Yanımda duracağına midemde dursun" demiş. Işık parıltısını yutmuş. Üstüne soğuk su içmiş. O gün bugündür ayrılmamışlar.
Neyse günlerden bir gün Asusşüperitus'un yaşadığı Ahasuş ülkesi ortadan ikiye çat diye bölünmüş. Her yere trip yağmaya başlamış. Asusşüperitus önce kabuğunu üstüne örtmüş sonra da hemen evine gitmiş, ama çok geçmiş, hasta olmuş bir kere. Doktor acı teşhisi koymuş, "Sen ileri derecede duygusallaşmışsın" demiş. Asusşüperitus hemen çelişkiye düşmüş, akabinde o da ortadan ikiye çatlamış. Aradan üzüntüler sızmış. Asusşüperitus " Noluyor alla alla,kötü hissedeyim" demiş. Eskiler derler ki, Asusşüperitus kötü hissetti mi, bütün tatlılar biter ve tüm kızların bacakları uzar.
İşte bu Asusşüperitus'un hikayesinin bir kısmı. Bööööööö

2 yorum: